Meet Your Maker - İnceleme

Zindanlara daldığınız bu nişancı oyunu hem eşsiz hem de elinizden düşmemekte diretiyor.

Meet Your Maker incelemesi

Osmancan Sarıyurt Türkçeleştirdi.


Dead By Daylight’ta The Entity’nin sevgili kancaları ile oldukça fazla zaman geçirmiş biri olarak, oyunun geliştiricisi Behaviour Interactive’in bu çalışması ile ilgili beklentilerim oldukça yüksekti. Neyse ki Meet Your Maker ile geliştirici ekip eşsiz bir birinci şahıs nişancı oyunu ve yeni bir fikir ile ortaya çıkarak akıllarda yer etmeyi başarmış görünüyor. Beraber oynadığınız insanların yaratıcılığına ve zulmüne karşı çabalamak, gergin olduğu kadar komik de, ayrıca kendi tasarladığınız bölümleri geliştirirken ve oyuncuların bu bölümlerin içinde ölmesini izlerken saatler su gibi akıp gidiyor. Elinizin altındaki inşa imkanları biraz basit kalmış, oyunun dünyası ve hikayesi ilgi çekici olmaktan çok uzak ve genel olarak düzeltilmesi gereken pek çok hata ve performans kusuru var ama şu ana kadar Meet Your Maker gibi bir şeyi hiç oynamadığımı belirtmem lazım. Hala pürüzler barındırsa da oyunun bu derece farklı olması sayesinde tüm zamanımı arkadaşlarımın ölümüne zemin hazırlamakla geçiriyorum desem yeridir.

Meet Your Maker, Mad Max-vari post-apokaliptik bir dünyada geçiyor ve tahmin edebileceğiniz kadar jenerik bir içeriğe sahip. Baştan savma hikâyede dünyanın isimsiz bir hastalığa yenik düşmesi ve insanlığın bir tedavi bulabilmek için bozulmamış genetik materyal için birbirini yemesi anlatılıyor. Oynadığınız karakter Custodian isimli; kılıç, kanca ve bazı müthiş ninja yeteneklerine sahip olan havalı bir robot. Karakteriniz ile ücra yerlere baskın düzenleyerek genetik materyal topluyor ve bunları hiç de korkutucu görünmeyen (!) Chimera’ya getiriyorsunuz. Chimera sözde insanlığın çıkarlarını koruduğunu söylüyor ama bir taraftan da sizi gördüğünüz her şeyi öldürmeniz için teşvik ediyor. Bu da size çeşitli üslere baskın düzenlemek için yeterli bir sebep sunuyor, yani en azından şimdilik öyle çünkü hikâye bu belirsiz durumdan öteye geçmiyor.

Oyunun iyi olan tarafı şu; hikâye her ne kadar baştan savma gibi dursa da zindan baskınları mükemmel durumda. İki bölüme ayrılmış olan bu kısımlarda ya oyuncuların yaptığı üslere saldırarak genetik materyalleri çalmaya çalışıyorsunuz ya da oyuncuların saldırması için kendi ölümcül hisarlarınızı inşa ediyorsunuz ve iki tarafın da birbirinden güzel olduğu aşikâr. Oyuncuların tasarladığı zindanları kullanma fikri yeni değil, misal Mario Maker buna güzel bir örnek olabilir ama Meet Your Maker’ın Doom-vari birinci şahıs nişancı perspektifi ile şeytani tuzakların etkisini birinci elden görebilmek onu apayrı bir yere koyuyor.

Bu yazılar da ilginizi çekebilirBu ay çıkacak oyunlar | Nisan 2023Bu ay çıkacak oyunlar | Nisan 2023

Saldıran oyuncu olarak topluluk arasında rastgele seçilen bir üs listesinden üç farklı zorluk arasında seçim yapıyorsunuz ve bunların her biri kalite ve yapı bakımından birbirinden çok farklı olabiliyor. Bazı oyuncuların hayal gücü zayıf oluyor ve üslerinin içini öldürülecek kötü adamlarla doldurmaktan başka bir şey yapmıyorlarken bazıları ise dikkatsiz kaşifleri bir anda öldürebilecek tuzaklarla dolup taşan labirentler düzenlemiş oluyor. Siz havalı bir robot olduğunuz için hızlı bir şekilde hareket edebiliyorsunuz (özellikle çok önemli olan kancayı kullanırken ve etkileyici bir şekilde çifte zıplama yaparken) ve el bombaları gibi yan silahların yanında çeşitli menzilli ve yakın dövüş silahlarını kullanabiliyorsunuz. Aynı zamanda maalesef herhangi bir yerden gelebilecek tek bir atış ile ölebiliyorsunuz da ve bu da sizi bölümün en başına gönderiyor. Bu zalim sistemi sinir bozucu yükleme ekranını hariç tutarsak çok beğendiğimi söylemeliyim. Daha da acı verici olan ise elinizdeki cephane çok sınırlı, bu yüzden sadece belirli bir süre menzilinizi koruyabiliyor ve uzaktan çalışabiliyorsunuz, merminiz bittikten sonra bilinmeyene körlemesine girmek ve üssü kuran kişinin size bıraktığı sürprizlerle yüzleşmek durumunda kalıyorsunuz.

Oradan oraya kanca atarak tuzaklardan kaçmak ve mutantlar ile dövüşmek harika hissettiriyor.

Üs kurmak pahalı bir hobi olduğu için zamanınızın çoğunu diğer oyuncuların oluşturduğu üslerde dolaşarak cephanenizi genişletecek kaynakları toplamak ile harcıyorsunuz. Neyse ki bunu yapmak son derece eğlenceli çünkü oradan oraya kanca atarak tuzaklardan kaçmak ve mutantlar ile dövüşmek harika hissettirmekle kalmıyor, aynı zamanda bir kez oynadığınız bir şeye bir daha denk gelme ihtimaliniz çok düşük oluyor. Bazı bölümlerde akıllıca yerleştirilmiş tuzaklarla dolu karanlık dar koridorlarda yeraltında gezerken, diğerlerinde ise içleri düşmanla dolu pek çok kuleye tırmanmak durumunda kaldığım büyük sanat eserleri ile karşı karşıya geldim. Her bir bölümü aşmak için becerilerinizi geliştirmek ve oyuncuların sahip olduğu muhteşem veya berbat fikirleri keşfetmek hiçbir zaman sıkıcı hale gelmiyor. Örneğin bir keresinde o kadar acımasızca tasarlanmış bir bölüme denk geldim ki etrafı ölümcül magma ile sarılı olan dar koridorlarda yürürken bir taraftan da karşıma çıkan düşmanların açtığı ateşten ve sağda solda gizlenmiş olan tuzaklardan kaçmak zorunda kalmıştım.

Bu aksiyona sıklıkla karşınıza çıkan hatalar ve genel bir gariplik hissi ket vurabiliyor. Mesela kancanız bazen kendi kafasına göre iş yapıyor ve nişan almadığınız bir kısma tutunarak sizi o tarafa doğru çekiyor veya elinizdeki kaynağın yetmediği bir geliştirmeye yanlışlıkla basarsanız menüler uzun süre kilitlenebiliyor. Bu sorunların çoğu ufak tefek ama bir araya geldiklerinde oyuncuya o bitmemişlik hissini veriyor.

Asıl eğlence ise kendi bölümlerinizi tasarlayarak o bölümlere giren rakiplerinizin umutlarını yerle bir etmekte yatıyor. Çeşitli bina bloklarını, tuzakları ve düşman yaratıkları kullanarak kafanızdan ne çeşit bir zindan geçiyorsa onu tasarlayabiliyor ve başkalarının üzerine salabiliyorsunuz. Yapmış olduğum en başarılı bölümlerden bir tanesinde düşmana asla rahat vermeyen bir tuzak, düşman ve klostrofobik alan kombinasyonunu kullanmıştım. Bir başkasında ise lav bloklarını ve saldırgan düşmanları önceden kullanarak rakibin cephanesini erkenden bitirmeyi amaçlamış ve bölümün geri kalanını ciddi derecede zorlaştırmayı hedeflemiştim. Düşmanlarınızın tasarladığı bölümleri gezmek bile kendi bölümlerinizi tasarlamakta size yardımcı olabilir çünkü sizi öldürmesi amaçlanmış pek çok tasarımdan ilham alabiliyor ve kendi eserlerinizde kullanabiliyorsunuz.

Canavarca bölümleri tasarlayan berbat bir insan olmak da son derece faydalı olabiliyor çünkü ölümüne sebep olduğunuz her oyuncu için ödüllendiriliyor ve üssünüze dönerek bu sözde hazine avcılarının bıraktığı ödülleri toplayabiliyorsunuz. Öldürdüğünüz oyuncuların sayısı arttıkça aynı zamanda bölümünüzün seviyesini de geliştirebiliyor, ekstra inşa kapasitesi açabiliyor ve bu şekilde zindanı daha da korkunç bir hale getirebiliyorsunuz. Dahası ise her bir oyuncunun üssünüze yapmış olduğu ziyareti izleyebiliyor ve ne şekilde öldüklerini görebiliyorsunuz, bu şekilde tasarımlarınızdan hangilerinin çalıştığını ve hangilerinin başarısız olduğunu anlayarak bölümlerinizi daha da acı verici olacak şekilde değiştirebiliyorsunuz.

Bir güncelleme takvimi mevcut, ki bu çok iyi çünkü mevcut seçenekler biraz sınırlı.

Bununla birlikte Meet Your Maker’ın en büyük sorunlarından biri de isterseniz üs kurun, isterseniz de üs basın elinizdeki opsiyon sayısı oldukça az kalıyor. Sadece iki adet oynanabilir karakter, dört düşman tipi ve bir avuç silah mevcut. Tuzaklar ve tuzak çeşitleri şu anda oyunun en gelişmiş tarafı ve dokuz farklı seçenek arasından seçim yapabiliyorsunuz ve her biri de çalışma şeklini değiştiren birkaç moda sahip, fakat bunların bile birkaç farklı opsiyonu olsaydı daha iyi olurdu. Neyse ki Behaviour Interactive, Dead By Daylight’ta kullandığı canlı hizmet modelini burada da kullanıyor. -Ayrıca bu modelin Dead By Daylight’ı günümüzde muhteşem bir oyun haline getirmiş olduğunu da belirtelim.- Geliştiriciler oyun çıkar çıkmaz yol haritasını da oyunculara sundular ve oyunun gelişebileceği yerleri düşününce bunun oldukça iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 30 saatlik keşif ve üs inşaatı sonrasında kendimi yapabileceğim şeyler konusunda sınırlı hissetmeye başlamıştım.

Meet Your Maker aynı zamanda herhangi bir modunda co-op olarak oynanabiliyor. İster kendi bölümlerinizi yaratıyor olun isterseniz de başkalarının bölümlerine saldırıyor olun, co-op mümkün. Üs inşası genel olarak aynı kalıyor ama inşaat sürecinde ekstra bir kişinin daha olması faydalı olabiliyor. Macera kısmı ise çok daha farklı bir deneyim haline geliyor çünkü yanınızda bir kişinin daha olmasının getirdiği dezavantaj çok azken sağladığı getiri epey fazla oluyor. Macera sırasında oyunculardan biri öldüğü zaman hayatta kalan oyuncu onu diriltebiliyor ve iki kat fazla cephaneye sahip olmak da faydalı oluyor. Bu modun tek dezavantajı dost ateşinin açık olması. Bu yüzden arkadaşınız ölümünüze sebep olacak bir tuzağı tetikleyebiliyor veya bir düşmanın dikkatini çekebiliyor ama bu olduğunda da sinir bozucu olmaktan ziyade komik sahneler yaşanıyor.

Çok oyunculu deneyimdeki garip şeylerden bir tanesi ikili gruplar için ayrı bir bölüm listesi olmaması. Ben bölümleri oluştururken genelde tek kişiye yönelik olarak tasarlıyorum, bu yüzden iki kişinin bölüme girip amaçladığım deneyimin dışına çıkmaları biraz garip kaçıyor. Tek oyunculu ve çok oyunculu bölümleri ayırt edebilmek veya en azından bir bölüme iki oyuncu birden girdiği zaman ekstra düşmanlar veya tuzaklar koyabilmek adına ilave kaynaklar sağlanması kesinlikle iyi olurdu.

Karar

Meet Your Maker akıllıca bir konsepti harikulade şekilde gerçeğe döken muhteşem bir aksiyon oyunu. Yıkım araçları konusunda derinliği biraz zayıf, oyunda çeşitli hatalar ile pürüzler var ve hikayesi de ‘olmasa daha iyiymiş’ seviyesinde. Ama oyunun, Dead By Daylight’ı sunan ekibin bir başka canlı hizmet oyunu olduğunu ve henüz başlangıç noktasında olduğunu düşündüğümüzde oyun oldukça etkileyici. Başka bir oyuncunun oluşturmuş olduğu bir zindanda ilerlerken bilinmeyenin korkusu ile yürümek ve sınırın sadece oyuncuların hayal gücü olduğunu bilerek kendi üslerinizi inşa etmek emeklerinizin en büyük karşılığı olabilir. İyi bir soygunu seven ve başka insanların şeytani zekâm karşısında yok olmalarını izlemekten zevk alan bir insan olarak Meet Your Maker’ı elimden düşürmekte çok zorlandığımı söylemeliyim.

Yazının Konusu

Meet Your Maker

Behaviour Interactive | 04 Nisan 2023
  • Platform

Meet Your Maker incelemesi

8
HARİKA
Her bölümü oyuncular tarafından tasarlanan birinci şahıs inşa etme ve baskın yapma oyunu Meet Your Maker, labirent benzeri karakollarda geçen bir oyun. Türlü türlü tuzaklarla ve korumalarla dolu karakollara saldırarak diğer oyuncuların oluşturduğu yapılara baskınlar yapın.
Meet Your Maker